Türk Sanat Müziğinin dev ismi Pınar Eliçe, Haberes Dergisi’nin Kasım 2022 sayısında Yazarımız Cem Aksu ile müzik dolu keyifli sohbet yaptı.

Eliçe; “10 yıl boyunca bir fiil sahne aldığım Maksim’de halkın yoğun ilgisi ve sevgisiyle Türkiye'nin en genç assolistlerinden birisi oldum. Hayal ettiğim ne varsa yaşadım. Saygı da gördüm sevgi de. Şöhretin de en kaliteli olduğu dönemi de yaşadım. İki tane şahane evlat büyüttüm.”

 Pınar Hanım dergimize hoş geldiniz. Bildiğim kadarıyla Yugoslavya’da dünyaya geldiniz. Türkiye’ye kaç yaşlarında geldiniz? Çocukluğunuzdan ve ailenizden bahseder misiniz bizlere? Nasıl bir çocukluk geçirdiniz?

Hoş buldum… Ben göçmen bir babanın Türkiye de doğmuş bir kızıyım. Köklerim Yugoslavya’dan geliyor. Annem babam ben 2 yaşındayken ayrılmış ben annem ve ananemle büyüdüm çocukluğumun ilk 7 yılı çok güzel ve rahat geçti sonrası dedemin iflas etmesiyle ve arkasından ölmesiyle maddi manevi sıkıntılar içinde geçti 7 yaşına kadar bale piyano dersleri aldım özel hocalar eşliğinde.

Sahne hayatınıza oryantal olarak başladınız. Buna nasıl karar verdiniz? Bununla ilgili bir eğitim aldınız mı? Oryantal sizce ne demektir? Oryantal ülkemizde anlaşılan bir sanat dalı mı sizce?

Sanırım oryantal olmak isteyen bir arkadaşınız bu soruyu sordu.  Zira ben oryantalliği çok kısa bir süre yaptığım için bu dansın tarihçesini ve cevabını en iyi bu işin ustası Nesrin Topkapı verebilir size. Sibel Can ve ben bu işi uzun süre yapmadık. O zaman şartlarıyla güzel dans eden bir kadındım. Çok gençtim ilk tercihim danstan yana oldu ve çok büyük saygı gördüm ve izleyici tarafından çok sevindim ancak sesimin güzelliği dansının önüne geçtiği için şarkı söyleyerek devam etme kararı aldım Ama eğer sesim iyi olmasaydı dansımda da Türkiye'de bir numara olabilirdim. Önemli olan ne iş yaptığınız değil o işi en iyi şekilde yapabilmektir. Unutmayın saygı yaptığınız işe değil kişinin kendisine verilir.  Ayrıca ben ve Sibel Can sahnede danslarıyla da beğenilen ve emin olun bu konuda birçok insana ilham kaynağı olmuşuzdur. Dansa gereken özen ve önem veriliyor mu bu ülkede sorusuna da şu anda dans eden arkadaşlara sormanız gerekiyor çünkü o dönemler son derece saygı gösterilen insanların sahnede izlerken takdir ettiği işin en iyi şekilde yaparak sahneden indiğimiz çok kaliteli dönemlerdi o dönemin tarifi bu ama şimdiki dönemi bilemem. Dediğim gibi onu şimdi dans eden arkadaşlara soracaksınız bana değil…

 

Solistlik kariyerine nasıl geçiş yaptınız? Bunun için sizi yönlendiren oldu mu? Ses ve repertuvar eğitimi aldınız mı?

Assolistlik kariyerim, Fahrettin Aslan’ın beni keşfetmesiyle Maksim Gazinoları ’nda başladı. Özcan Korkut, Baki Duyarlar olmak üzere birçok üstatlardan dersler aldım. İstanbul Teknik Üniversitesi şan hocası Güher Güney hanımla sanat hayatım boyunca şan derslerine devam ettim ve hala etmekteyim. 

Türk Müziğinde beğendiğiniz yorumcular kimlerdir?

Zeki Müren başta olmak üzere, Behiye Aksoy, Müzeyyen Senar sanat müziğini onlardan dinlemeyi çok severim ve feyz aldığım kişilerdir. Allah rahmet eylesin her birine.

 Albümlerinizden bahseder misiniz bizlere? Kimlerle çalıştınız o albümlerde?

7 albüm yaptım. O dönemin en önemli aranjörleri ve bestekarlarıyla çalıştım. Repertuvar seçerken nelere dikkat edersiniz?

İlk önce sesimin rengine uyup uymadığına bakarım dikkat ederim sonrasında da bende uyandırdığı his ve duyguya.

 Sizi öncelikli olarak TSM solisti olarak ifade edebilir miyiz? Ya da siz kendinizi nasıl tanımlarsınız?

Kesinlikle öyle ifade etmeliyiz. Çünkü ben Türk Sanat Müziği eğitimi aldım.

 Ülkemizde sanata ve sanatçıya verilen değer sizce hak ettiği düzeyde mi?

Türkiye'de belli başlı sanat dalları maalesef gerektiği değeri görmüyor. Bunların en başında da resim, fotoğraf, tiyatro ve sahne sanatları geliyor bale ve opera gibi. Bu sebepten sanatın tam anlamıyla bu ülkede hak ettiği değeri gördüğünü söylemek polyannacılık olur. Ama ben inanıyorum ki bu ülkenin yetiştirdiği çok değerli ressamlar heykeltraşlar ve opera sanatçılarımız da var. Yurt dışında çok büyük başarıları elde ediyorlar ve büyük imzalar atıyorlar. Ama maalesef ülkemizde hak ettikleri yankıyı bulamıyorlar umarım bu da zamanında değişir. Bununda yolu eğitimden geçiyor.  Eğitim düzeyimizin çıtasını ne kadar yükseltirsek aynı orantıda sanatta da bu çıta yükselecektir. Okullarda sanatın her dalıyla ilgili bölümler açılsa çocuklarımız da yeteneklerini daha iyi keşfedebilir. Türkiye'de sadece müzik sektörüne büyük bir ilgi var. Ama ilk başlarda söylediğim gibi bunun da zamanla değişeceğine inancım tam. Kültür Bakanlığı'nın sanatın her dalına özel bütçeler ayırıp sanatçılarımıza gereken desteği vereceğini düşünüyorum.  Zira Atatürk bu ülkede sanata ve sanatçıya çok büyük değer vermiştir. Üstelik de sanatın hiçbirini birbirinden ayırmadan Bir ülkenin genel kültürünü, bir ülkeyi ülke yapan değerlerin içerisinde, sanatın mutlaka yer alması gerektiğini de savunan bir liderdi.

 

Şimdi neler yapıyorsunuz? Yeni planlarınızdan bahseder misiniz?

Özel bir kanalda yaz kuşağı olarak başladığımız programımız izleyiciden büyük bir beğeni görünce kış sezonunda da devam ediyor. Ve gündüz kuşağı olduğu için neredeyse tüm günümü alıyor. Ayrıca yeni bir albüm hazırlığı var. Çocuklarımın doğumuyla ara verdiğimiz müzik hayatına artık geri dönüyorum. Şarkı seçimindeyiz. Firmalardan gelen tanıtım ve reklam anlaşmalarımızın çekimlerini tamamlamaya çalışıyorum. Bunların yanı sıra bir annelik görevlerini sayarsak açıkçası kendime pek vakit ayıramıyorum. Yoğun bir programım var.

 Geriye dönüp baktığınızda hayal ettiğiniz yerde misiniz? Gönlünüzden geçirdiğiniz neler varsa hayata geçirebildiniz mi?

16 yaşında sahneye çıkıp, dans ile başladığı kariyerini assolist olarak devam ettirmek bana göre gerçekleşmiş en büyük hayalin göstergesidir. Ben olmak istediğim yer halkın sevgi ve saygısını kazanmış bir sanatçı olmaktı oda oldu. 10 yıl boyunca bir fiil sahne aldığım Maksim’de halkın yoğun ilgisi ve sevgisiyle Türkiye'nin en genç assolistlerinden birisi oldum. Herkese nasip olmaz 10 yıl aynı mekânda sahne yapmak. Hayal ettiğim ne varsa yaşadım. Saygı da gördüm sevgide. Şöhretin de en kaliteli olduğu dönemi de yaşadım. İki tane şahane evlat büyüttüm. Ve şimdi bıraktığım yerden devam ediyorum. Ben çok şanslı bir kadınım. Hayal ettiğim her şeye kavuştum.

Eskişehir’e hiç geldiniz mi? Neler söylemek istersiniz şehrimiz için?

Eskişehir’e yıllar önce bir festival etkinliği için gelmiştim o zamanlar gördüğüm şey harika bir şehir olduğuydu. İnşallah en kısa zamanda sevgili Eskişehirlilerle buluşmak ve kucaklaşmak umudum ile sevgi ve saygılarımı sunarım❤️