Yeni yıl dediğimiz şey ne, hiç düşündün mü? Yani sadece takvimde bir rakamın değişmesi mi, yoksa içimizde derinlerde bir yerde, fark etmeden kendimize sorduğumuz soruların günü mü?
Hadi biraz daha gerçekçi olalım. Yılın herhangi bir sabahında uyanıp “Bugün her şey değişecek!” dediğin oldu mu? Muhtemelen olmadı. Ama işte yeni yıl o tuhaf sabahların biri gibi geliyor bize. Diyor ki: “Bak, bu sıfırlama şansı! Artık şu ertelediklerini yapabilir, bıraktıklarını yeniden eline alabilir ya da tam tersine bırakman gerekenleri bırakabilirsin.” Peki, neden bunu sadece 31 Aralık gecesi düşünüyoruz? Zaten yeni bir yıl dediğimiz şey bir gece mi başlıyor, yoksa günler, haftalar önce kafamızda dönmeye başlayan hesaplarla mı?
Belki de yeni yıl, unuttuğumuz bir sorunun cevabını yeniden hatırlama çabasıdır: “Ben bu hayatta ne istiyorum?” Cevap gerçekten basit mi? Sağlık, mutluluk, başarı mı? Hayır, aslında o kadar da basit değil. Çünkü bu üç kelimenin ardında, herkes için başka başka hikayeler var. Sağlık istiyoruz, çünkü belki bedenimiz değil de ruhumuzu dinlendirme zamanı. Mutluluk istiyoruz, ama mutluluk dediğimiz şeyin ne olduğunu bile tanımlayamıyoruz. Başarı diyoruz, ama kendi koyduğumuz hedeflere mi koşuyoruz, yoksa başkalarının bize çizdiği yolların peşinden mi gidiyoruz?
Yeni yıl, çoğu zaman bir fırsattan çok, kendimizle yüzleşme günüdür. Kendi yarattığımız alışkanlıkların hapishanesinde mi kalacağız, yoksa gerçekten bir anahtar aramaya mı başlayacağız? Şunu fark etmeliyiz: Yeni yıl, bir şeylere yeniden başlamanın günü değil, bir şeylere artık başlamama cesareti göstereceğimiz bir gün de olabilir. Belki de asıl mesele “Neye evet, neye hayır diyeceğim?” sorusunda gizlidir.
Bir düşün: Hayatta gerçekten yeni bir sayfa açmak için illaki bir yılın bitmesini mi beklemek gerekiyor? Bunu sormak biraz rahatsız edici gelebilir, biliyorum. Çünkü biz, genelde bu tür dönüşümleri bir dış motivasyona bağlamayı severiz. Ama belki de yeni yıl, kendimize küçük bir yalan söylediğimiz tek gecedir: “Yarın her şey değişecek.” Peki, neden değişsin? Değişimi istemek kadar, onu gerçekten hak etmek de gerekmiyor mu?
Belki de yeni yıl bize şunu hatırlatıyor: Değişim için neyi kaybetmeye razısın? Çünkü gerçekten değişmek, bir bedel ister. Ve bazen en büyük değişim, hiçbir şey yapmaktan korkmamakla başlar. Rahatını, korkularını, bazen de yanlış olduğunu kabul etmeyi. Belki yeni yıl, değişim için kendine sorduğun en önemli soruyu hatırlama zamanıdır: “Bunu gerçekten istiyor muyum?”
Yeni yıl bir ritüel mi, bir fırsat mı, yoksa sadece geçen zamanın bir izdüşümü mü? Cevabı belki de sadece sen verebilirsin. Ama şunu unutma: 1 Ocak ne bir başlangıç ne de bir son. Sadece kendi hayatının ortasında bir durak. O durakta durup inmek mi istersin, yoksa içindekini değiştirmeden bir sonraki durağa mı geçmek? Seçim senin. Çünkü yeni yıl aslında takvimde değil, zihninde başlar.
Takvimdeki rakamın değil, zihnindeki kararların değiştiği bir yıl olması dileğiyle.
Mutlu Yıllar...