Ülkelerin dünya üzerindeki sosyal, siyasal, ekonomik güçleri tartışılırken, görüşmeler genellikle İbn-i Haldun’a ait “Coğrafya kaderdir” sözü ile noktalanır.
Çoğu kez kalıplaşmış bu tek cümleyle özetlenen coğrafya; savaşları, tarihsel olayları, insanların sosyal yaşamını etkileyen önemli bir bilimdir.
Dünyanın ilk uygarlıklarının kuruluşları incelendiğinde Fırat, Dicle, Nil gibi su kaynaklarının çevrelerinin seçilmiş olmasının bir tesadüf değil coğrafi gereklilik olduğu çok açıktır. Coğrafyacılar, Dünya’da oluşan doğa olaylarının zamansal dağılımının yanı sıra insan-çevre etkileşimini de inceler.
SADECE EVEREST’İN YÜKSEKLİĞİ Mİ?
Coğrafya öğrenmeden ne ticaret yapılabilir ne de politik ve sosyoekonomik strateji geliştirilebilir. Coğrafya sadece ülkelerin başkentlerini ya da Everest’in yüksekliğini(!) ezberlemek değildir.
Coğrafya insanlık tarihinden bu yana doğayla yaptığımız mücadelede nesilden nesle aktarılan bilgilerin tümüdür.
Coğrafya ilk bilimdir. Tüm bilimler coğrafyadan türemiştir. Bu nedenle coğrafya “Bilimlerin Kraliçesidir.”
Eğitimde coğrafya öğretiminin öğrencilere çok önemli yararları vardır;
Coğrafya, çocuklara yakın çevrelerinden başlayarak yurdumuzu ve dünyayı tanıtır, onların vatan, millet ve insanlık sevgilerini daha bilinçli, daha köklü kılar.
Doğa olaylarının oluşumlarını, yeryüzünde dağılışlarını, bunların doğal, beşeri, ekonomik neden/sonuç ilişkilerini öğrenmelerini sağlar.
İnsanla doğa arasındaki bağlılıkları inceleyerek yurdumuzun ve dünyanın ekonomik, sosyal profili hakkında ileri görüşlülük kazandırır.
Yurt ve dünya sorunlarının çözümlenmesinde ortak bir görüşe ve çabaya ihtiyaç duyulduğunu kavratır, kültürel ve ekonomik kalkınmada yurttaşların da sorumluluklar yüklenmesi gerektiği bilincini verir.
ARTIK ZORUNLU DERS DEĞİL!...
Milli Eğitim Bakanlığı tarafından 2019 yılında öğretim programları ve haftalık ders dağılım çizelgelerinde yapılan değişiklikle Coğrafya dersi zorunlu ders olmaktan çıkarıldı ve seçmeli ders oldu.
Milli Eğitim Bakanlığı'nın coğrafyayı seçmeli ders haline getirmesi, deprem başta olmak üzere birçok doğa olayını sürekli yaşayan ülkemiz için hem bilimsel hem de yaşamsal açıdan önemli bir yanlışlıktır.
Coğrafya dersinin seçmeli ders haline getirilerek öneminin azaltılmasından dolayı öğrenciler yaşadıkları coğrafi bölgeyi tanımadan, hatta dünya haritasında Türkiye'nin konumunu dahi gösteremeden mezun oluyorlar.
Gençlerimiz ülkemizin jeopolitik konumunun önemini, yaşadığı toprakların yeraltı ve yerüstü zenginliklerini, bu zenginliklerin yarattığı maddi ve manevi katkıların değerini ancak iyi bir coğrafya eğitimi ile alma şansına sahipken; bu olanağın gençlerimizin elinden alınması ülkemizin gelişim ve geleceği için olumsuz bir durum yaratmaktadır
Yükseköğretim Kurumları Sınavı (YKS) ve Liselere Giriş Sınavı (LGS) gibi sınavlarda coğrafya soru sayısının çok az olması öğrencilerin coğrafya dersine olan ilgilerini iyice azaltmaktadır.
99 YIL GERİYE GİDİLDİ!..
1924 yılında yani Cumhuriyet’in ilanından hemen sonra, ilkokul 3. sınıfta haftada 1 saat, 4. sınıfta 2 saat ve 5. sınıfta 3 saat Coğrafya dersi veriliyordu.
Ortaokul ve liselerde coğrafya zorunlu dersler arasında yer alıyordu. Coğrafyanın yanı sıra jeoloji dersi de zorunlu dersler kapsamındaydı.
Cumhuriyetin kurucu kadrolarının her konuda olduğu gibi bu konuda da ne kadar isabetli karar verdikleri bu gün daha iyi anlaşılıyor.
TÜRKİYE BİR DEPREM ÜLKESİDİR…
Deprem bir doğa olayıdır ve Türkiye bir deprem ülkesidir.
Yaşadığımız depremlerde can ve mal kayıplarının çok büyümesinde, felakete dönüşmesinde elbette birçok etken var. Bunlardan birisi de bu konuda eğitimin yetersiz olmasıdır. En başta çocuklarımızın deprem konusunda çok iyi eğitilmesi gerekir.
Okullarımızda, seçmeli hale getirilen coğrafya dersinin yeniden temel ders olarak kabul edilerek öğretim programının mevcut koşullara göre düzenlenmesi, çocuklarımızın deprem konusunda bilgilenmesine ve bilinçlenmesine büyük katkı sağlayacaktır. Coğrafya, insan ile doğa arasındaki ilişkiyi bilimsel verilerle öğrenip, bu koşullara uyumlu yaşayabilmek için okulda verilmesi gereken bir derstir.
Milli Eğitimi yönetenlerin, tüm insanların ortak yaşama alanı olan dünyayı ve doğayı anlayarak doğru kullanılmasını sağlayan, günlük yaşantımızdan karakteristik özelliklerimize kadar etkili olan coğrafya bilimiyle ilgili kapsamlı ve etki alanı geniş çalışmalar yapmaları, bilime hak ettiği değeri vermeleri gerekir.
Unutmayalım ki, coğrafya eğitimi olmayan bir eğitim sistemi milli eğitim olmaz!..