2025 LGS (Liselere Geçiş Sistemi) kapsamında yapılacak olan Sınavla Öğrenci Alan Ortaöğretim Kurumları Merkezi Sınav tarihi 15 Haziran 2025 Pazar günü olarak belirlendi. Son 20 yılda ilköğretimden ortaöğretime geçişte uygulanan sistem defalarca değiştirildi. 2018'de TEOG sistemi uygulamadan kaldırıldı. “Sınav kalkacak”  diye sevinenler kısa süre sonra yanıldıklarını anladılar.

Yeni LGS’de önce liseler “nitelikli-niteliksiz” olarak ikiye ayrıldı ve nitelikli okullara merkezi sınavla toplam öğrencinin ancak %10'unun girebileceği anlaşıldı.
Geriye kalanların Mahalli Yerleştirme” ile evlerine en yakın istedikleri okula gidebilecekleri açıklandı. Ancak, öğrenciler bu kez de oluşturulan kayıt alanlarına göre; gitmek istedikleri ama kendi kayıt alanında yeterli sayıda olmayan Anadolu liseleri yerine tercih sayısı dayatmaları ile istemedikleri okul türlerine yönlendirildiler. Bu okullara gitmek istemeyen öğrencilere  “açık lise, mesleki eğitim merkezleri (çıraklık eğitimi) ya da özel okullara” gitmekten başka seçenek bırakılmadı.
NİTELİKLİ OKULLAR NASIL BELİRLENİYOR?
2018’den itibaren uygulanan yeni (!) LGS, okullarımızı nitelikli-niteliksiz liseler olarak sınıflara ayırmaktadır. Üstelik son yıla kadar bu okulların belirlenmesinde herhangi bir bilimsel ilke ölçütü ya da değerlendirme çalışması yapılmadı.

MEB, geçen ay Ortaöğretim Kurumları Yönetmeliği’nin Merkezi sınav puanıyla öğrenci alan okullara ilişkin işlemler maddesinde önemli değişiklikler yaptı.

Yeni yönetmeliğe göre bir okulun sınav puanıyla öğrenci alan okul kapsamına girebilmesi için “Sınav Puanıyla Öğrenci Alan Okul Değerlendirme Formu” ile yapılan değerlendirilmesine bakılacak. İl/ilçe müdürlüklerince oluşturulacak değerlendirme komisyonları tarafından belirlenecek okullar hakkında son kararı MEB Tespit Komisyonu verecek.

FIRSAT EŞİTSİZLİĞİ DERİNLEŞİYOR!..

Yapılan yönetmelik değişikliği ile nitelikli (!) okulların belirlenmesi ölçütlerinin başında, YKS’de ilk 100, ilk 500 gibi  derece alan öğrenci sayısı, okulun fiziki koşulları (atölye, laboratuvar, spor salonu olup olmaması), son 4 yıl içinde Tübitak, Erasmus vb projelere katılım,  alınan sertifikalar, katılım sağlanan ulusal/uluslar arası proje çalışmaları yer alıyor.      

Nitelikli okulların belirlenmesinde yeni belirlenen ölçütlere göre, merkezden kenar semtlere ve kırsal mahallelere doğru uzaklaştıkça, bazı okulların sadece fiziki koşulları yüzünden bile sınavla öğrenci alan nitelikli okullar listesine girmesi mümkün görünmüyor. Zaten, çelişkili okul belirleme ölçütleri bir yana, liselerin kendi içinde “merkezi sınavla öğrenci alan okullar ve diğerleri” adı altında nitelikli/ niteliksiz diye ayrılması sistemin bütünüyle adaletsizliğini ve çarpıklığını ortaya koymaktadır.

TÜRKİYE’DE VE ESKİŞEHİR’DE DURUM!...

Türkiye genelinde, 2023-2024 eğitim öğretim yılında 8.sınıftaki 1milyon 038 bin 544 öğrenci için sadece 2 bin 525 nitelikli okul ve 203 bin 638 nitelikli okul öğrenci kontenjanı belirlendi. Öğrencilerin yaklaşık %85’i yerel yerleştirme adı altında okul tercihi yapmak zorunda bırakıldı.

Eskişehir’de 8.sınıfta bulunan 9 bin 311 öğrenci için (nasıl belirlendiği bilinmeyen) 21 nitelikli (!) okul ve 2 bin 040 öğrenci kontenjanı belirlendi.

Beş yılda beş milli eğitim müdürü değişikliği yaşanan Eskişehir’de nitelikli okul kontenjanı “iki yıldır bir kişi bile artırılamadı.” Bu kontenjanın sadece 450’si Anadolu liselerine ayrıldı.

HİYERARŞİK YAPILANMA GİBİ!..

Mevcut sistemin oluşturduğu sınıflamalarla okullar ve öğrenciler hatta öğretmenler adeta hiyerarşik bir yapılanma, ayrışma kıskacına alınmıştır.

Sınavı kazanamadığı takdirde “niteliksiz bir okula” gideceği algısı, istemediği okullara gönderileceği kaygısı ergen yaştaki çocuklarımızda büyük travmalara yol açmaktadır. Sınavla öğrenci alan nitelikli okul sayıları ve kontenjanlarının düşük olması eğitimde fırsat eşitsizliğini daha da derinleştirmektedir.
Mevcut sistem, okul ayrımcılığı ile örselenen, gidebileceği okulun kendisine iyi bir gelecek yaratamayacağı umutsuzluğuna kapılan milyonlarca çocuğu örgün eğitimin dışına itmiştir. Daha da kötüsü, yüz binlerce çocuğumuz okumaktan umudunu keserek okullarını terk etmeye başlamıştır.

Bu durum, LGS’yi  “dar ve orta gelirli ailelerin çocuklarını” eğitimden soğutan, örgün eğitimden uzaklaştıran “dünyanın en adaletsiz sistemine” dönüştürmüştür.