Yer kabuğu, taş küre veya litosfer, yerkürenin en dış kısmında bulunan yapıdır. 

Yer kabuğunda meydana gelen kırıklara fay denir. 
Fay hatları üzerindeki ülkeler için depremler, en az yağmurlar, fırtınalar kadar doğanın bir gerçeğidir. Aktif fay hatları üzerinde yer alan ülkemizde deprem gerçeğini kabullenirken; toplumsal ve bireysel yaşam biçimimizi bu gerçeğe göre düzenlemeliyiz. Bireylerin ya da toplumun herhangi bir tehlikenin etkilerini tahmin ederek, zararlarını azaltma, tehlikenin gerçekleşmesi durumunda mevcut sonuçları ile başa çıkma, yaşamı normal sürece döndürme ve iyileştirme konularındaki gerekli kapasite eksikliği “incinebilirlik” olarak tanımlanmaktadır. 
Bireylerin afetlere karşı incinebilirlik durumlarının yaşamsal önemi vardır. Çünkü “tehlike ve incinebilirlik” durumları bir araya geldiğinde doğal olaylar aşırı can ve mal kayıplarına yol açan felaketlere dönüşmektedir. 
ÇOCUKLAR TEHLİKEYE AÇIK..
Toplumun geleceğini oluşturan çocuklar, gerek bilgi eksiklikleri gerekse fiziksel yapıları nedeniyle başta deprem olmak üzere tüm afetlerin yaratacağı tehlikelere en açık kitleyi oluşturmaktadır. Bu nedenle çocukları doğal afetlere karşı öncelikle korunmaya alırken; kendilerini savunma yöntemleri de öğretilmelidir. Çocuklar, olaylar karşısında gösterecekleri davranışları ve toplumsal kuralları ailelerinden ve öğretmenlerinden öğrenirler. Büyükler depremlere ne kadar bilinçli hazırlanırsa çocukların da aynı örnek davranışları kazanmaları kolaylaşacaktır. Bu durum okullarımızda deprem bilgilendirme eğitimini gerekli hatta zorunlu kılmaktadır. 
MÜFREDATLARDA DEPREM..
Depremden korunma bilgisi müfredatımıza 1999 Gölcük ve Düzce depremlerinden sonra girdi. O tarihten önce deprem sadece ilköğretim 4. sınıf Sosyal Bilgiler ve 8. sınıf Fen Bilgisi dersinde bir doğa olayı kavramının tanımı olarak veriliyordu. 
Mevcut müfredata göre, ilköğretim (ilkokul ve ortaokul) düzeyinde afetlerle ilgili konuları içeren dersler; Hayat Bilgisi, Fen Bilimleri, Sosyal Bilgiler dersleridir. Orta öğretim düzeyinde ise ilgili konuları içeren dersler, haftalık saati iyice azaltılan Coğrafya ve kısmen Biyoloji dersidir.
Türkiye’nin ilköğretim ve ortaöğretim düzeyinde uygulanan eğitim müfredatı afet eğitimini her dönemde çeşitli dersler kapsamında bütüncül olmayan bir yaklaşım ile ele almaktadır. Öğretim programlarında, yaşanabilecek afetlerin öncesinde ve sonrasında ulusal düzeyde risk oluşturan tüm tehlikeleri ve “incinebilirlik” durumlarını ele alan, bilimsel eğitim içerikleri çok daha fazla yer almalıdır. Programların uygulanabilirliği ve verimliliği düzenli aralıklarla denetlenmeli, günün koşullarına uygunluğu göz önünde bulundurulup güncellenmelidir. Okullarımızdaki deprem eğitimleri sadece arada bir yapılan tatbikatlarla sınırlı kalmamalıdır.
ÖRGÜN EĞİTİM ÖNEMLİ..
Örgün eğitim, deprem ile öne çıkan afetlerde toplumsal riskin azaltılması ve güvenli bir toplum oluşturmada büyük önem taşımaktadır. Erken yaşlarda başlatılan tehlikeler ve afetlere yönelik uygun bilgi, beceri kazanımların okul müfredatlarına yerleştirilmesi toplumsal afet risklerinin azaltılmasına önemli katkı yapacaktır. 
Deprem anında uyulması gereken kurallar kadar yapılmaması gereken hareketleri bilmek de önemlidir. Bu bilgileri uygulamalı olarak edineceğimiz en önemli yer ise okuldur. 
OKUL BİNALARI GÜVENLİ Mİ?
2011-2022 yılları arasında 5 bin okul depreme dayanıklılık testinden geçirildi ve yaklaşık 1500 okul depreme dayanıklı olmadığı için yıkıldı. Buna karşın ülkede, Deprem Yönetmeliği’nin yayımlandığı 2007 yılından önce inşa edilmiş çok sayıda okul bulunuyor. 
Gelişmiş ülkelerde okullar hem az katlıdır hem de en güvenilir binalardır. Okul bina ve bahçeleri deprem sırasında herkesin toplanma alanıdır. Bizde ise ne yazık ki okul binaları hala çok katlı yapılıyor ve ailelerin en çok endişelendiği yerler olmaya devam ediyor. 
BİLİMSEL EĞİTİM…
Okullardaki bilimsel ve pedagojik deprem eğitimi, çocuklara sadece kendisini kurtarmasını sağlayacak bilgi ve beceriyi değil, aynı zamanda bir başkasına yardım etmenin altyapısını da hazırlamalıdır.  Toplum, deprem ve benzeri felaketlere karşı tüm kurumlarında hazırlıklı olmalıdır. Ama Milli Eğitim Bakanlığı bu işi her yerden ve herkesten çok daha fazla ciddiye almalıdır. Bugünün çocuğunun geleceğin karar verici konumuna gelecek yetişkin bir bireyi olduğu unutulmamalıdır. Deprem riskini en az bizim kadar yaşayan ülkelerde, çocuklara deprem riskleri ile ilgili bilgi ve becerilerin kazandırılması için okulda yapılan eğitimler, yaşanabilecek afetlerin daha az hasarla atlatılmasına ve geleceğe güvenle bakan bir toplum yapılanmasına uygun zemin hazırlıyor. Bilimsel, uygulanabilir, gerçekçi ve doğru bir afet eğitimi sistemine sahip olabilmek için ise öncelikle iyi bir eğitim sistemine sahip olmak gerekiyor. İşte asıl sorun da tam burada başlıyor !..