Hepimizin yaşamında bizi zorlayan durumlar vardır. Bu zorlayıcı duygu ve düşünceler karşısında yaşamaya devam edebilmek için çeşitli stratejiler geliştiririz. Kendi geliştirdiğimiz bu stratejilere ise savunma mekanizması denir. Ancak bu mekanizmayı kullanma sıklığımız, bizim gerçek benliğimize ulaşmamızın önünde engel oluşturabilir.
Yaşadığımız gerçekliği iç dünyamıza yerleştirdiğimiz yerden çıkarmak zor gelebilir. Ancak bu gerçek karşısında verdiğimiz bu direniş, uzun vadede hayatımızda daha çok zorlanmamıza sebep olabilir. Çünkü deneyimlediğimiz bu gerçeklik, olduğu şekliyle olmasa da başka yerlerde, beklenmedik anlarda kendini farklı şekillerde gösterebilir.
Peki biz bu gerçekliğe nasıl direniyoruz? Neler yapıyoruz?
Direnmenin kişiden kişiye değişen birçok yolu var elbette ama en çok tercih edilen direnç yöntemlerinden biri duyguları reddetmektir. Özellikle öfke, nefret, utanç, kıskançlık gibi zorlu duyguları diğerlerine göre daha çok reddederiz. Çünkü onlarla baş etmek pek kolay değildir. Reddedişi o kadar otomatik bir şekilde yaparız ki fark etmeyiz bile. Ancak reddettiğimiz ve kabullenemediğimiz bu duygular, umulmadık bir zamanda, ilgisiz bir durum karşısında kendisini su yüzüne çıkarabilir ya da genel bir ruh halimiz olarak kendini var edebilir.
Bazen bize içerden ve dışardan o kadar çok sıfatlar yüklenir ki bunları sahiplenir, kendi benliğimizi unutabiliriz. Sahiplendiğimiz bu sıfatlar üzerimize yapışıp kalır, bizi sınırlandırır ve hareket alanımızı daraltır. Biz olmaktan çoğu kez çıkıp, sahiplendiğimiz sıfatlar çerçevesinde kurulu bir oyuncak gibi hareket etmeye başlar, içine girdiğimiz çember içinde sıkışıp kalır, hissettiğimiz bazı duyguların yanlış olduğu düşüncesine kapılabiliriz.
Sanki olduğumuz kişi olarak kızamaz, kıskanamaz, utanamaz, ya da üzülemez gibi hissederiz. İçimizden bir ses “Büyüklerine kızamazsın, sen onu kıskanamazsın, böyle ufak şeylere üzülmemelisin, bu durum karşısında kaygılanmamamlasın” gibi cümleleri tekrarlar dururuz ve bunları hissetmenin doğru olmadığını içselleştiririz. Ancak unutmamalıyız ki duyguların doğrusu- yanlışı olmaz. Bizi rahat, güvende ve mutlu hissettiren duygular kadar zorlu duygularda insan olmanın bir parçası ve getirisidir. Bu duyguları tanımlayıp, kabullenebilirsek iç dünyamızda her türlü duygunun yer bulmasına imkân sağlamış oluruz. Çünkü içimizde tüm duyguların yer alabileceği koca bir dünya var...
Bazen de biz başkalarına bazı sıfatlar yükleriz ve gerçek duygularımızı ifade edemeyiz. Onları eleştiremez, onlara duygu ve düşüncelerimizi gerçek haliyle ifade edemez ve her haliyle onları onaylarız. Bu da bizim kendi duygu durumumuzu olumsuz etkiler. İfade edemediğimiz duygular bir şekilde içimizden çıkış noktası bulacaktır. Farklı durumlar karşısında farklı tepkiler vermemize sebep olacaktır.
Diğer bir direnç yöntemi ise doğuştan getirdiğimiz bazı özelliklerimizi kabullenemeyişimizdir. Örneğin mizaç olarak içine kapanık, daha sakin biri olarak daha kalabalık ortamları tercih etmemenin yanlış olduğunu düşünebiliriz. Bu durumu kendimizde bir hata olarak görebiliriz. Halbuki ortada yanlış ya da hata olarak görünen bir durum yoktur. Daha içine kapanık birinin samimi ilişkiler kurmasını sağlayan özellikleri de olabilir. Bu durum kişinin kendisini bu konuda doyurmasına neden olabilir.
Dirençlerimiz uzun yıllar boyunca yerleşik bir hal aldığından onları değiştiremeyebiliriz ama bununla ilgili neler yapabileceğimize göz atabiliriz.
Öncelikle ne hissediliyor ya da deneyimleniyorsa bunu kabul ederek işe başlayabiliriz. Ne yaşıyorsan yaşıyor ve onun duygularını hissediyorsun. Başka bir türlü olmasını istemek ya da hiç olmamış gibi davranmak bir şeyi değiştirmeyecek ya da daha iyi hale getirmeyecektir. Ama durumu kabul etmek, en azından yaşadığın sorunla yüzleşerek bunu çözme ya da dönüştürme fırsatı yaratacaktır.
Duygu, düşünce, ihtiyaç ve isteklerine kulak verebilirsin. Ancak neler yaşadığını bilirsen bunları düzeltebilirsin. Çok zorlayan bir durum yaşadığında kendini sakinleştirme ve bu zor duyguyla baş etme yollarını araştırabilirsin. Duygusal zorluklarını iyileştirmenin yolu kabul etmekten geçer. Ancak bu şekilde iyileşerek duygusal gelişme ve büyümeyi yaşayabilirsin.
Şu anda memnun olmadığın durumlar ya da özelliklerin için olduğun halini eleştirmenin sana bir yararı dokunmayacak, o özellik ya da durumlar da değişmeyecektir. Şu anda olan halini ve olan durumun olumlu yanlarını düşünebilir, değiştirmek istediklerin için gelecekte neler yapabileceğine dair planlar yapabilirsin.
Sonuç olarak şu anı ve yaşadıklarını fark ederek ve kabul ederek kendine olumlu yaklaşabilirsen yaşadığın zorlu durumları hafifletebilirsin. Direnmektense gerçekten kim olduğun ve iç dünyanda neler olup bittiğine odaklanabilir, böylece daha mutlu, huzurlu ve tatmin edici bir hayat deneyimleyebilir, daha rahat hissettiğin ilişkiler kurabilirsin...
Kendinizle daha iyi ilişkiler kurabilmeniz ve duygularınızı özgürce ifade edebilmeniz dileği ile...
Mutlu kalın...