Ramazan ayına girdiğimiz şu günlerde; çocukluğumda yaşadığım o manevi heyecan içinde geçen Ramazan günleri aklımdan geçiyor. Ve sonra kendi kendime soruyorum, “nerede o eski Ramazanlar” diye...
Evde Ramazan'a özel hazırlıklar olurdu. İftar sofralarında ailecek hep birlikte oruçlar açılırdı. Bazen sahur zamanına kadar oturulur sohbetler edilirdi. Konu komşu ve akraba birbirini iftara davet ederdi. Komşuya bir kap yemek gönderilirdi. Ve o kap geri boş gönderilmezdi. Ramazan ayının adına has bir bereketi ve yenen yemeklerinin de özel bir lefaseti, lezzeti olurdu.
Ramazan'ın manevi hazzı huzur içinde yaşanırdı. Her şeyden önce temiz duyguların yaşandığı sevgi ve merhamet vardı. Fakir fukara mutlak anlamda gözetilirdi. Gösteriş için lüks iftar sofraları sunan lokantalara davetler olmazdı. Evlerde hazırlanan iftar sofralarına çoluk, çocuk herkes davet edilirdi. Huşu ve keyifle oruçlar açılır ibadetler yapılırdı. O eski Ramazan günlerini özler olduk. Zira o günlerde herkes birbirine saygılı ve hoşgörülüydü. Ne yazık ki o eski renkli ve renkli Ramazanları arar olduk.
ANADOLU'DA RAMAZAN YEMEKLERİ
Ramazan ayı bir ibadet ayı olmakla birlikte kendine özgü yemekleriyle de ön plana çıkmıştır. Bu mübarek aya mahsus günlerde Müslüman sofraları özel yemeklerle donatılır. Özelikle bu sofralarda yoksul kişilerin bulundurulmasına gayret gösterilirdi.
Anadolu'nun cefakar kadınları ise yaptıkları nefis yemeklerine çeşitli anlamlar kazandıracak bir kültür şölenine dönüşmesini de sağlarlardı.
Mesela, ilk iftarda “tutacağız" diye Tutmaç Çorbası, sahurda ise "eriştik" diye Erişte pilavı yapılırmış. Veya ilk iftarda tespih çeksin diye Mercimek Çorbası yapılması adetten olmuş.
Sahur sofrasında ise hoşaf ile birlikte su böreği, gözleme gibi hamur işleri ve Erişte Pilavı çoğunlukla yer alır.
RAMAZAN BİR ANLAMDA YARDIMLAŞMA AYIDIR
Osmanlı'da Ramazan günlerinde yardımsever zenginler hiç tanımadıkları mıntıkalardaki bakkal, manav gibi dükkanlara girer, onlardan Zimen defterini yani veresiye defterini çıkarmalarını isterlermiş. Baştan sondan ve ortadan rastgele sayfalardan borç yekunlarını toplatıp "silin borçlarını...Allah kabul etsin” der, çeker gidermiş. Borcu ödenen, borcunu ödeyenin kim olduğunu; borcu sildiren ise kimi borçtan kurtardığını bilmezmiş. İşte Ramazan ayının hayırlı hizmetler verilmesinde vesile oluşu da onun yüce mübarek bir ay olduğunu yansıtmış oluyor.