Merhabalar sevgili dostlar, Haberes Dergisi'nin 43'üncü sayısında yeni bir hikâye ile karşınızdayım. 


Bu hikâye kurtuluş savaşında destan yazan Mehmetçiklerin hikayesidir aslında. Ömer gibi on binlerce askerin hikayesi. Mehmet’in, Ömer’in, Asım Çavuş’un, İbrahim oğlu Mustafa’nın hikayesidir. 
Yanık Ömer, seferberlik davullarının çalınmasıyla cepheye koşan Ömer’in hikayesidir. Bir Mehmetçik’in vatan aşkının, azminin, coşkunun dile geldiği hikâye. Kurtuluş savaşı yıllarında canını hiçe sayan bir askerdir Ömer. Savaşta yaralanması hiç önemli olmadığı gibi günler süren açlık ve zor hava şartlarına da göğüs geren bir askerdir. Kanını son damlasına kadar feda edecektir vatanı için. Ömer bu topraklar için savaşan cesur askerlerin bir sembolüdür. Vatanın ne şekilde alındığının birebir şahididir. 
Savaş biter ve gazi olarak köyüne döner. Köyde adeta bir bayram havası vardır. Tüm köy halkı meydana toplanmış Ömer’i karşılamıştır. Nişanlısına kavuşmuştur Ömer. Hem mutlu hem de gururludur. Fakat hiçbir zaman bu kahramanlıkları ile övünmez ve bunu sadece vatanı için yaptığını söyler.   
Bu eser güftesiyle ve bestesiyle ünlü hafız ve bestekâr Sadettin Kaynak’a aittir. Makamı Hüseynidir. 1930’lu yıllarda bestelediği bilinir ama net bir tarih belli değildir. 


Üstat Sadettin Kaynak bu besteyi aslında oğlu için yazmıştır. Oğlu Ömer Feyyaz 1931 doğumludur. Çocukken evde oynarken küçük bir kaza geçirmiş ve vücudunda yanıklar oluşmuştur. Oğlunu “Yanık Ömer” diye avutan Kaynak’a nasıl bir ilham geldiyse o güzel besteyi ortaya çıkartmıştır. Bu beste ilk çıktığı günden bu yana dinleyen herkesi çok büyük bir duygu yoğunluğuna sokarak etkilemiştir. 
Yanık Ömer Cumhuriyet insanının bu toprakları vatan yapışının bir hikayesi ve Mehmetçiklere bir saygı duruşudur.
Bu besteyi Safiye AYLA defalarca Atatürk’ün huzurunda okumuştur.
“Bir Mehmetçik’in azmini, hareketini gözümün önüne getirir ve vatan hissiyle, yani o coşkunlukla okurum. Bunu okudum. Ata çok ilgilendi ve şöyle dedi: ‘Bu kız, zannederim bu eseri bir orkestra refakatinde dünyanın neresinde okusa dinletebilir’ demişlerdi. “
Bu sözler Türk Müziği’nin en büyük seslerinden Safiye Ayla‘ya aittir. 
Gazi Paşa bu eseri batı formunda bir orkestra eşliğinde söylenmesini çok istemiştir. Safiye Ayla bu arzuyu bir vasiyet olarak kabul eder ve Atatürk’ün doğumunun 100.yılında bütün masraflarını kendi cebinden karşılayarak bu bestenin orkestrasyonunu Muammer Sun’a yaptırır. Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası eşliğinde seslendirir. Fakat ne yazıktır ki, plağa okumak kısmet olmamıştır.
Yanık Ömer, her savaştan bir yara taşıyor
Yanık Ömer, yiğit Ömer, övünmeden yaşıyor
Kurtuluş savaşında, yirmi sekiz yaşında
Mangasının başında, taşıyor
Yanık Ömer, yiğit Ömer siperleri aşıyor
Savaş biter, Yanık Ömer, köye döner
Köylü bütün bayram eder
Yanık Ömer kutlanır
Nişanlısı mutlulanır
Hey, Yanık Ömer, attan iner
Pembegül'e bağlar kemer
Köylülere gider haber
Düğüne, düğüne
Eline kına yakar, başına teller takar
Belinde altın kemer, öyle alana çıkar
Heey…
Pembegül, allanır, pullanır
Yanık Ömer'in köyüne düğün alayı yollanır