Trona madeni, tabiatta doğal olarak bulunan soda minarelerinden en yaygın olanıdır. Soda külü üretiminde kullanılan temel hammaddedir. “Sodyum Karbonat” veya “Tabii Soda” olarak da adlandırılır. Kökeni “Na” sodyum elementidir. Trona bazı yöntemlerle çeşitli proseslerden geçirildikten sonra doğal soda külüne dönüştürülür. Doğal soda külünün yaklaşık %55’i cam sanayinde, %20’i sabun ve deterjan sanayinde, geri kalanı da çeşitli kimya sanayinde kullanılmaktadır.

Türkiye’de trona madenleri 1979 yılında Beypazarı’nda kömür arama sondajı sırasında tesadüfen keşfedilerek 1985 yılında etütleri tamamlanarak işletilmek üzere Etibank’a devredilmiştir.  Ardından Ankara Kazan’da bulunan rezervlerle birlikte Türkiye dünyada Amerika’dan sonra ikinci rezerv büyüklüğüne sahiptir. Bulunan toplam rezerv büyüklüğü 900 milyon tona ulaşmıştır.

Peki bilinen ve yıllardır işletilen trona madenlerine tekrar neden geldik?

 Li-ion bataryaların kullanımının hızla yükselmesi, üretiminde nadir toprak elementlerinin kullanılması Li-ion bataryaların fiyatlarının artmasına neden oldu. Bataryaların ucuzlatılması ve emniyetlerinin artırılması ile ilgili yapılan araştırmalar, 1970 -1990 yıllarında üzerinde Fransızların üzerinde ciddi araştırmalar yaptığı Na-ion bataryalara döndü. Aslında teknolojik alt yapısı bilinen Na-ion bataryalar, Li-ion bataryaların daha iyi performans göstermesi üzerine ikinci plana atılmıştı. İhtiyaç miktarı ve fiyat artışları batarya üreten firmaların Na-ion bataryalara geri dönerek onların dezavantajlarını gidermek için çalışmaları hızlandırmasına sebep oldu.

 Aslında Na-ion bataryalar;

-         Bolca bulunabilirlik,

-         Düşük maliyet,

-         Yüksek Emniyet,

-         Düşük sıcaklık direnci,

-          Üretiminde düşük karbon ayak izi, vb. avantajlara sahip.

 Dezavantajları ise;

-         Düşük enerji yoğunluğu,

-         Batarya ağırlığının artması ki; bu iki madde otomobilcilerin hiç sevmediği iki etken.

Buna rağmen hemen hemen tüm batarya üreticileri Na-ion batarya üretimi için yatırım yapmaya başladılar. Hatta dünyanın en büyük elektrikli otomobil üreticilerinden BYD, Na-ion bataryalı bir otomobil modelini Çin’de satışa sunmuş durumda bulunuyor. Türkiye’de de yatırımları bulunan Farasis batarya şirketi de Na-ion batarya yatırımlarına başlayan firmalardan. Ülkemizin milli batarya üreticisi olan Aspilsan’ın da Na-ion batarya çalışmaları olduğu biliniyor.

Kısacası, Ankara’da üretip cam ve deterjan yapımı için piyasaya sürülen soda külünün hammaddesi “trona madenleri” yarının petrolü olmaya aday, üstelik dünyada en büyük rezerve sahip Amerika’nın trona madenlerini de iki Türk firması işletiyor.

Umudumuz Na-ion tabanlı bataryaların en kısa sürede sorunlarının çözülerek üretime geçilmesi olacaktır. Elbette ki, milli madenlerimizi yabancılara kaptırmadan. Gene umudumuz “trona” madenlerini “yarının petrolü” yapıp milletçe neşe içinde “Ankara’nın bağlarını” oynayabilmek.

Saygılarımla…