Psikolojik baskı veya yıldırma olarak tanımlanan mobbing, hukuksal anlamda psikolojik taciz olarak da kabul edilir.

Genel anlamda mobbing kavramı işyerlerinde bir veya birden fazla kişi tarafından diğer kişi ya da kişilere yönelik gerçekleştirilen, belirli bir süre sistematik biçimde devam eden, yıldırma, pasifize etme veya işten uzaklaştırmayı amaçlayan bir davranış biçimidir. Mağdur ya da mağdurların kişilik değerlerine, mesleki durumlarına, sosyal ilişkilerine veya sağlıklarına zarar veren; kötü niyetli, kasıtlı, olumsuz tutum ve davranışlar bütünüdür.

MİLLİ EĞİTİM İLK SIRALARDA!..
Millî Eğitim Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı’ndan sonra en çok mobbing şikayetinin alındığı ikinci kamu kurumu olarak yer alıyor.

Eğitim ve Bilim İşgörenleri Sendikası’nın (Eğitim İş) yaptığı  “Okullarda Mobbing (Psikoljik Baskı) Düzeyini Ölçme Anketi” verileri okullarda mobbingin tahmin edildiğinden daha yaygın olarak yaşandığını ortaya koydu.

Ankete katılan eğitim çalışanlarının %51’i okullarda kişiye göre tavır belirlendiğini, %53’ü idarenin ders programı/ nöbet gibi planlamalarında ayrımcılık yaptığını özellikle vurguluyor. Katılımcıların %62’si kameralar veya kişiler yoluyla gözlendiğini belirtirken, %67’si bulunduğu okuldan başka bir okulda görev yapmak istiyor,

NEDEN YAYGINLAŞIYOR?

Yapılan araştırmalar her 100 öğretmenden 70’inin çalışma hayatı boyunca en az bir kere (en az 3 ay süreli) mobbinge maruz kaldığını gösteriyor.
Okullarda mobbing kapsamında değerlendirilen olayların bu kadar çok yaygın olmasının nedenlerinin en başında okul yöneticilerinin seçilme yöntemlerinin geldiğinin düşünülmesi oldukça manidar.

Araştırmalar, okul yöneticiliği ile elde edilen gücü sindiremeyen kişilik yapısına sahip yöneticilerin, mobbing türü davranışlara daha çok yöneldiğini gösteriyor.

Bu tip yöneticilerin, özgüvenli, düşüncelerini çekinmeden dile getiren, kendisine ve başkalarına saygısı olan öğretmenleri okulundaki en sorunlu öğretmen olarak belirledikleri anlaşılıyor. Mobbing yapmaya yatkın liyakat sahibi olmayan yöneticiler bu gruba giren öğretmenlerin davranışlarını kendilerine itaatsizlik olarak görüyor ve yıldırma planlarını uygulamaya başlıyorlar.

Öğretmeni herkesin yanında aşağılama, ders saatlerini azaltma, yapacağı etkinlikleri kısıtlama, görevi olmayan işleri vererek süresinden önce tamamlamasını isteme, giyimini, özel hayatını irdeleme gibi yıkıcı, sinir bozucu tutum ve davranışlar yıldırma yöntemlerinde(!) dikkat çekiyor    

Okullarda yaşanan mobbingi elbette sadece yöneticilerden kaynaklanan bir sorun olarak görmemek gerekiyor. Eğitim kurumlarında öğretmenler arasında yaşanan mobbing vakaları da maalesef az değil. Bazı öğretmenler de birbirlerine mobbing yaparak okul yaşamlarını çekilmez hale getirebiliyorlar

EĞİTİM ORTAMI BOZULUYOR..

Araştırma sonuçlarında öğretmenlik gibi geniş kesimlere hitap eden bir mesleğin bu yaygınlıkta bir mobbingle karşı karşıya olması, bir yandan mesleki verimi düşürürken, aynı zamanda eğitim ortamlarını ve çocuklarımızı da olumsuz etkiliyor.

Eğitim kurumlarındaki mobbing, öğretmenlerin mesleki anlamda kendilerini göstermelerini ve kurum içinde sağlıklı iletişim kurmalarını engellemekte, aile yaşantılarına kadar uzanan sosyal ilişkilerini olumsuz etkilemekte, mesleki saygınlıklarının azalmasına neden olmakta, yaşam kalitesini ve sağlığını olumsuz etkilemektedir.

NE YAPMALI?

Eğitim kalitemizi arttırmak kuşkusuz yine eğitim ile yapılabilecektir. Her şeyden önce okullarımızın daha huzurlu olması, yönetici ve her kademedeki eğitim çalışanının kendilerini güvende hissetmesi, yönetici atamaları başta olmak üzere her türlü iş ve işlemin, “liyakat ve hakkaniyet” kriterlerine göre yapılması gerekmektedir.

Kimi yönetici ve çalışanın yaptığı davranışların mobbing olduğunun dahi farkında olmaması ya da kabullenmemesi nedeniyle, her kademedeki eğitim çalışanına “mobbing eğitimi” ile bilinçlendirme ve farkındalığın oluşturulması çalışmalarının planlanması sorunları büyük ölçüde azaltabilir.

Ülkemizin geleceği için, öğretmenlerimizin ruh ve beden sağlığını korumak, çalışma haklarını ve onurlarını gözetmek, huzurlu ortamlarda çalışması için çaba sarf etmek başta Milli Eğitim Bakanlığı olmak üzere hepimizin öncelikleri arasında yer almalıdır. Çünkü; öğretmenin mutlu ve huzurlu olmadığı bir okul ortamında dünyanın en gelişmiş eğitim programlarının bile başarı getirmesine olanak yoktur.