MTA Genel Müdürlüğü’ne göre NTE tanımı şöyle yapılıyor; “Nadir toprak elementleri kimyasal açıdan skandiyum, itriyum ve lantanitlerin içinde bulunduğu bir grubu kapsamaktadır. Atom numaraları 57’den 71’e kadar olan bu grup içerisinde lantanyum, seryum, praseodiyum, neodimyum, promedyum, samaryum, evropiyum, gadolinyum, terbiyum, disprosyum, holmiyum, erbiyum, tulyum, iterbiyum bulunmaktadır.”
Adlarını bile belki yeni duyduğumuz okunuşlarında bile sıkıntımız olan bu elementler kimyasal olarak 18. Yüzyıldan bu yana bilinmektedir. Ancak endüstriyel anlamda üretimdeki paylarının artması 1960’lı yılların ortalarından itibaren renkli televizyon imalat teknolojisinde kullanılmasıyla birlikte artış göstermiştir. Peki ne işe yararlar?
NTE’ler içeriğinde bulundukları malzemeleri hafifletirken yüksek sıcağa, aşınmaya ve korozyona karşı dirençli hale getirmektedirler. Bu özellikleri dolayısıyla ileri teknoloji ürünlerinde sıklıkta tercih edilmekte ve çağımızın vazgeçilmez stratejik elementleri olarak kabul görmektedirler. Sağlık hizmetlerinden savunma sanayine, temiz enerjiden telekomünikasyon sistemlerine teknolojinin pek çok alanında kullanılan bu elementler bu gün hayatımızın olmazsa olmazları arasında yer alan cep telefonları, dizüstü bilgisayarlar, televizyon ekranları, modern tıp cihazları, bataryalar, kamera lensleri, ampuller, X-ray cihazları, fiber optik kablolar ve bataryaların yanı sıra hibrit araçlar, uçak motorları, füze kontrol sistemleri, lazerler, seramik ve cam üretimi, rüzgar türbinleri, güneş enerjisi ve petrol arıtma işlemleri gibi pek çok alanda kullanılmaktadır. Bu elementler olmadan ileri teknoloji ürünü olan araç ve makinaları üretmek mümkün değildir.
Dünyada NTE’lerin stratejik önemini ilk kavrayan ülke Çin oldu ve yaptığı ekonomik reformlar ile dünyanın üretim üssü olmayı hedefleyen Çin, yabancı yatırımcıların ülkede doğrudan NTE üretmesine izin vermedi ve bu minerallerin değerini kavrayarak 1990’da NTE’leri “Stratejik Mineral Kategorisinde” koruma altına aldı. Çin yönetimi NTE üretmek isteyen yabancı şirketlerin Çinli ortakları olmadan üretimi yasaklayarak teknoloji transferine zemin hazırladı. Bu stratejisinde başarılı olan Çin 1990’larda artırdığı düşük maliyetli NTE üretimi ile Avrupa ve Amerika’da üreticilerin zorlanmasına ve ucuz üretilmiş NTE’leri kendisi üretmek yerine Çin’den alarak kendi şirketlerinin kapanmasına neden oldu. ABD’nin temel NTE üretim merkezi olan, Kaliforniya Eyaleti’ndeki “Mountain Pass Madeni” 2002 yılında kapandı ve dünyadaki tüm üretim Çin’in eline geçti.
Teknolojik ürün üreten ülkeler içerisinde en fazla NTE ithalat ihtiyacı olanlar ABD, Fransa ve Japonya‘dır. NTE’lerin stratejik önemi 2010 yılında Japonya’nın Çinli balıkçıları tutuklamasıyla gün yüzüne çıktı. Çin, Japonya’ya NTE ihracatını durdurdu ve Japonya’nın ileri teknoloji üretimi sıkıntıya girdi. Japonya geri adım atarak balıkçıları vermek zorunda kaldı. Böylece Çin’in ekonomik mimarı Deng Şiaoping’in söylediği “Ortadoğu’nun petrolü varsa bizim de NTE’lerimiz var” cümlesinin ne anlama geldiğini acı biçimde anladılar. Son yıllarda Çin’e olan NTE bağımlılığının azaltılması konusu ABD’de partiler ve siyaset üstü konuma evrildi ve ulusal güvenlik sorunu olarak kabul görmeye başlandı. Eski madenleri yeniden açmaya başladılar, üretimi Amerika’ya kaydırmak için teşvikler hazırladılar. 2021 yılında kritik minerallerin tedarik zinciriyle ilgili kanunlar çıkartıldı ve 2022 yılında çıkartılan bir kanunla ABD savunma sanayinde faaliyet gösteren firmaların 2026 yılından itibaren Çin’den NTE alımını sonlandırması ve yerli üretimin yeterli hale getirilmesi planladılar.
Son yıllarda savunma sanayisinde ciddi başarılara imza atan ülkemizde NTE ihtiyacı ciddi şekilde hissedilmeye başlandı. Bu ihtiyacın yerli ve milli imkanlarla karşılanması amacıyla 15 Temmuz 2018’de Nadir Toprak Elementleri Araştırma Enstitüsü (NATEN) kuruldu. NATEN tarafından NTE’lerin ayrıştırılması ve saflaştırılması ile ilgili araştırmalarda ciddi ilerlemeler kaydedilmişken Beylikova ilçesinde dünyanın Çin’den sonraki 2’inci büyük rezervin bulunması, zaten NTE konusunda kaynak sıkıntısı çeken Avrupalı ve Amerikalı ileri teknoloji firmalarının ilgilerinin Türkiye’ye dönmesine sebep olmuştur.
MTA tarafından 1977 yılında Fransızların desteğiyle hazırlanmış ve kendilerine işletme ruhsatı verilmediği için “verimsiz ve ekonomik değil” olarak nitelendirdikleri NTE raporların bugünkü dünya gündeminde bir ciddiyeti ve geçerliliği yoktur. İktidara geldiklerinde “bilimsel gerçeklerle desteklenen madencilik” gibi madencilik literatürde olmayan bir anlayış ile çalışacakların ilan edenlerin bulunmuş NTE kaynaklarının işletilmesini engellemek yerine öncelikle “stratejik hammaddeler” konusunda çalışmalarında fayda vardır ki 2020’ler de 1977 hazırlanmış raporlarla ile madencilik yapmasınlar.
Saygılarımla…